top of page
Yazarın fotoğrafıArmağan Talay Akat

Soybağının Reddi (Nesebin Düzeltilmesi)

Soybağının reddi, yenilik doğuran bir dava niteliği taşıyan soybağının reddi davasının açılarak babalık karinesinin çürütülmesini ve böylece çocuk ile baba arasındaki soybağının ortadan kaldırılmasını ifade eder.


Türk Medeni Kanunu’nun 285. maddesinde babalık karinesi düzenlenmiştir. Buna göre, evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz (300) gün içinde doğan çocuğun babası kocadır. Bu süreden sonra nesebin kocaya bağlanması ananın evlilik sırasında gebe kaldığının ispatıyla mümkündür.


Soybağının reddi davası ile işte bu babalık karinesi çürütülmekte ve kurulan soybağı ortadan kaldırılmaktadır. Soybağının reddi davasını koca (baba), ana ve çocuğa karşı açabilir. Çocuk da ana ve kocaya karşı bu davayı açma hakkına haizdir. Soybağı davasında Yargıtay kararlarına göre küçüğe kayyım atanmalıdır. Çocuk 18 yaşından küçükse ve velayet altında ise menfaat çatışması olacağından çocuğa kayyım tayin edilmelidir. Türk Medeni Kanunu’nun 426. maddesinin 2. fıkrasındaki düzenlemeye göre, bir işte kanuni temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa ilgilinin isteği veya re’sen küçüğe ya da kısıtlıya vesayet makamınca (Sulh Hukuk Mahkemesi) kayyım atanır. Dolayısıyla, ergin olmayan çocuğu için anne velayet hakkına sahip olsa da soybağının reddi davası açamaz, ergin olmayan çocuk için ancak atanacak kayyım bu davayı açabilir. Ergin olmayan çocuğa karşı açılacak davada ise çocuğu velayet hakkına sahip anne temsil edemez, çocuğa yine kayyım atanmalıdır. Bununla beraber ana ergin olmayan çocuk için bu davayı açmışsa veya baba tarafından ana ve çocuğa karşı bu dava açılmışsa davaya devam edilmemeli ve çocuğa kayyım atanmasının sağlanması, bu durumun bekletici mesele yapılarak kayyım atandıktan sonra davaya kayyım tarafından devam edilmesi gerekir.


Koca, davayı, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde açmak zorundadır. Çocuk ergin olana kadar dava açmamışsa ergin olduktan sonra bir sene içinde davayı açma hakkına sahiptir. Ergin olmayan çocuğa atacak kayyım atama kararının kendisine tebliğinden itibaren bir sene içerisinde soybağının reddi davasını açma hakkına sahiptir. İşbu süreler hak düşürücü süre olup davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkeme tarafından da re’sen dikkate alınmalıdır. (TMK Madde 289)


Soybağının reddi (nesebin düzeltilmesi) davasına bakmaya Aile Mahkemesi görevlidir. TMK Madde 283’te yetkili mahkemelerin taraflardan birisinin dava veya doğum sırasındaki yerleşim yeri mahkemesi olduğu hüküm altına alınmıştır. Buna göre dava taraflardan herhangi birinin (koca, ana, çocuk) yerleşim yerinde açılabileceği gibi, çocuğun doğduğu yerleşim yer mahkemesinde de açılabilir.


Soybağının reddi davasında soybağının reddi kararı yenilik doğuran bir hüküm niteliğinde olduğu için hükmün kesinleşmesiyle beraber çocuk ile koca arasındaki soybağı geçmişe etkili olarak, çocuğun doğumu tarihinden itibaren ortadan kalkar. Çocuk doğumdan itibaren baba yönünden soybağına sahip olmayan çocuk haline gelir. Soybağının reddi kararı ile anasına kalan çocukla, anasının kocası arasında hukuken hiçbir ilişki ve bağ kalmadığından çocuk, anasının kocasının soyadını taşıyamaz, mirasçısı olamaz. Soybağının reddi kararı çocuğun anası ile olan soybağını ise etkilemez. Soybağının reddi kararı herkese karşı etkilidir. Soybağı statüsünde oluşan değişiklik dava açsın açmasın herkesi etkiler. Soybağının reddine ilişkin karar geçmişe etkili olduğu için kocanın, çocuğa karşı soybağının mevcudiyetinden kaynaklanan bakım ve eğitim harcamalarını karşılama yükümlülüğü ile nafaka yükümlülüğü son bulduğu gibi çocuk için daha önce yapılan edimlerin iadesi sebepsiz zenginleşme hükümleri (BK.m.61 vd.) kapsamında anadan ve çocuk ile soybağının kurulması durumunda gerçek babadan istenebilir. Çocuğa karşı iade talebinin yöneltilmesine ise BK.m.63/1 engel oluşturur.


Ana ile çocuk arasındaki nesep doğuma bağlı olduğu için eğer nüfus kaydında yer alan kişinin gerçek anne olmadığı iddiası söz konusu ise bu halde nesebin reddi davası açılamaz. Burada açılacak dava nüfus kaydının düzeltilmesi ile ilgili olup, Asliye Hukuk Mahkemesinde anne kaydının düzeltilmesi için dava açılabilir.




BABALIK DAVASI

Çocuk ile baba arasındaki nesep ilişkisi ya evlilikle, ya tanıma ile ya da babalık davası ile kurulur. TMK Madde 285’te evlilik birliği içinde doğan veya evliliğin sona ermesinden itibaren üç yüz (300) gün içinde doğan çocuğun babasının koca olduğu karinesi düzenlenmiştir. Bunun dışında erkek tanıma yoluyla da çocuğu kendi nesebine bağlayabilir.


Diğer bir yol da TMK Madde 301 ve devamı maddelerinde düzenlenen ana veya çocuğun babaya karşı açacağı babalık davasıdır. Bu dava özellikle babanın çocuğunu tanımak istememesi veya çocuğun kendisinden olduğuna inanmaması gibi hallerde açılmaktadır. Çocuğun herhangi bir yolla bir başka erkek ile soybağı kurulmuş ise bu soybağı ortadan kaldırılmadıkça babalık davası açılamaz.


Davayı ana ve çocuk açabilirler. Çocuk 18 yaşından küçükse velayet hakkına sahip ana davayı açsa da bu davada çocuğa TMK Madde 426/2 gereğince derhal kayyım atanmalı ve çocuğu davada kayyım temsil etmelidir. Çocuğa davadan önce kayyım atanmışsa davayı işbu kayyım açacaktır. Dava babaya ve/veya baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. Babalık davası Cumhuriyet savcısına ve hazineye, ana tarafından açılmışsa kayyıma, kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.


Babalık davası çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın açacağı babalık davasında ana yönünden bir yıllık hak düşürücü süre öngörülmüştür. Buna göre ananın dava hakkı doğumdan itibaren bir sene geçmekle sona erer. Çocuk ile başka erkek arasında soybağı ilişkisi varsa bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa sebebin kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.


Çocuğun açacağı babalık davasında ise hak düşürücü süre yoktur. Çocuk her zaman babasına karşı babalık davasını açabilir. (Belirtmek gerekir ki Anayasa Mahkemesi’nin 27/10/2011 tarihli ve E.: 2010/71, K.: 2011/143 sayılı Kararı ile bu maddenin 2.fıkrasında yer alan çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkında bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde; hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar ibaresi hak düşürücü süre yönünden iptal edilmiştir.)


Ana, babalık davası ile birlikte veya ayrı olarak baba veya mirasçılarından doğum giderleri, doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri ile gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderlerin karşılanmasını isteyebilmektedir. Çocuk ölü doğmuş olsa bile hakim, bu giderlerin karşılanmasına karar verebilir. Üçüncü kişiler veya sosyal güvenlik kuruluşlarınca anaya yapılan ödemeler, hakkaniyet ölçüsünde tazminattan indirilir.(TMK Madde 304)


Babalık davasında görevli mahkeme Aile Mahkemesi’dir. Dava taraflardan birisinin dava veya doğum sırasındaki yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. (TMK Madde 283)

Anne yönünden soybağı doğumla kendiliğinden kurulduğundan, anne ile çocuk arasında soybağı davalarından söz edilemez. Dolayısıyla soybağı kurulması için hükme gerek bulunmamaktadır. TMK’nın 282. maddesinin birinci fıkrasına göre çocuk ile ana arasındaki soybağının kurulabilmesi için çocuğun, ana olduğu iddia edilen kadın tarafından doğurulduğunun tespit edilmesi yeterlidir. Çocuğu doğuran kadının evli olup olmaması soybağının kurulması için önem taşımamaktadır. Ancak, anne yönünden doğuran kadının kim olduğunun tespitine dair dava gündeme gelebilir. Bu sebeple herhangi bir sebeple çocuğun kendisini doğuran kadının dışında bir başka kadının nüfus kütüğüne yazılmış olması, çocuk ile kadın arasında soybağı kurulduğu anlamına gelmeyecektir.


Ancak, söz konusu yanlış kaydın düzeltilmesi, soybağı davaları ile değil Asliye Hukuk Mahkemesinde açılacak kayıt düzeltme davası sonucunda gerçekleşecek (TMK m. 39) ve bu dava her türlü delille ispat edilebilecektir.


TANIMA

TMK Madde 295 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Tanıma, babanın nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmi senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur. Tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise veli veya vasisinin de rızası gereklidir. Başka bir erkekle soybağı bulunan çocuk bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz. Beyanda bulunulan nüfus memuru, sulh hâkimi, noter veya vasiyetnameyi açan hâkim, tanımayı babanın ve çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluklarına bildirir. Çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluğu da tanımayı çocuğa, anasına, çocuk vesayet altında ise vesayet makamına bildirir.


TANIMANIN İPTALİ

Tanıyan, yanılma, aldatma veya korkutma sebebiyle tanımanın iptalini talep edebilir. İptal davası ana ve çocuğa karşı açılır. Çocuk 18 yaşından küçükse çocuğa kayyım atanması gerekecektir. Tanıyanın dava hakkı iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her halde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer. Süre hak düşürücü süredir.


Ana, çocuk ve çocuğun ölümü halinde alt soyu, Cumhuriyet savcısı, Hazine ve diğer ilgililer tanımanın iptalini talep edebilirler. Bu durumda dava tanıyana, tanıyan ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. İlgililerin dava hakkı davacının tanımayı ve tanıyanın çocuğun babası olamayacağını öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer. Çocuğun dava hakkı ergin olmasından başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Süreler hak düşürücü süredir. (TMK Madde 300)


Görevli mahkeme Aile Mahkemesi’dir. Yetkili Mahkeme ise (TMK Madde 283 gereğince) taraflardan birisinin dava veya doğum sırasındaki yerleşim yeri mahkemesidir.

75 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page