top of page
Yazarın fotoğrafıArmağan Talay Akat

Satış Sözleşmesinde Ayıp

Güncelleme tarihi: 6 Şub 2021

SATIŞ SÖZLEŞMESİNDE AYIP KAVRAMI:


Ayıp, genel bir ifadeyle sübjektif olarak satıcının satış konusu mala ilişkin vaat ettiği ve objektif olarak bulunması gereken nitelikler yönüyle eksikliği ifade eder. Ayıp da genel anlamda borca aykırılık hallerindendir. Satılanın ayıplı ifası TBK Madde 112 uyarınca bir gereği gibi ifa etmeme (kötü ifa) halidir.


6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda ayıp taşınır satışı ile ilgili BK Madde 218-236, taşınmaz satışı ile ilgili BK Madde 244/3 ve 246. maddelerinde düzenlenmiştir.


Ticari satımlarda ayıp 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 23. maddesinin 1 fıkrasının c bendinde düzenlenmiştir.


6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 8-11 maddeleri arasında da tüketici hukukunda ayıp kavramı hüküm altına alınmıştır.


Ayıptan sorumluluk da satılanın, satıcı tarafından vaat edilen nitelikleri taşımaması veya satıcı tarafından vaat edilmemiş olsa da satılanın niteliği gereği değerini veya ondan beklenen faydayı azaltan ya da ortadan kaldıran eksikliklerinden dolayı satıcının sorumluluğunu ifade eder ve satıcının kusurundan bağımsız kanundan doğan bir borç niteliği taşır.





1. 6098 SAYILI BORÇLAR KANUNU'NDA AYIP:


a. Taşınır Satışında Ayıp


6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda ayıbın tanımı 219.maddesinde yapılmıştır: “Satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi , nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan , kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından sorumlu olur; satıcı bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur”


Ancak satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcının bildiği ayıplardan satıcı sorumlu olmaz (TBK Madde 222/1)

Ayrıca alıcının basit bir gözden geçirmeyle kolaylıkla hemen tespit edeceği ayıplardan da eğer satıcı özellikle böyle bir ayıbın bulunmadığını taahhüt etmemişse sorumlu olmaz. Basit bir gözden geçirmeyle hemen görülebilecek ayıplardan satıcı ancak söz konusu ayıbın bulunmadığını belirtmişse ve taahhüt etmişse sorumlu olacaktır. TBK Madde 222/2’de düzenlenen işbu hüküm ile satıcının sorumlu tutulmayacağı ayıplar “aşikar ayıplardır” Alıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada satılanı inceleyebilmek imkanına sahip olması halinde, olağan (yeterli-dikkatli) bir inceleme ile tespit edilebilecek olan ayıplar nedeniyle satıcı sorumluluk altına girmez. Alıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada satılanı incelemek imkanına sahip olmamışsa hüküm uygulama alanı bulmaz; satıcının söz konusu aşikar ayıplar nedeniyle sorumlu tutulması mümkündür.


Hukukumuzda ayıptan doğan hakların kullanılması için muayene ve bildirim(ihbar) külfeti öngörülmüştür. Bu külfet Borçlar Kanunu'nun 223. maddesinde “Gözden Geçirme ve Satıcıya Bildirme” başlığı altında düzenlenmiştir. Yani alıcı malı satın aldığında gözden geçirmek ve ayıp tespit ettiğinde (açık ayıp) bunu uygun süre içinde satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Aksi halde bu yükümlülüğe uymayan alıcı ayıbı kabul etmiş olur ve ayıptan doğan haklarını kaybeder. Eğer ayıp gözden geçirme ile tespit edilemiyorsa ve ancak kullanımla zamanla ileride ortaya çıkarsa bu gizli ayıptır ve alıcı böyle bir ayıp ortaya çıkınca zaman kaybetmeden hemen satıcıya bildirmelidir, aksi halde ayıbı kabul etmiş olacaktır.


Satılandaki ayıbın açık ya da gizli olarak nitelendirilmesi gözden geçirme neticesinde tespit edilip edilmeyeceğine göre belirlenir. Gözden geçirme külfeti satılandaki açık ayıpların tespit edilmesine ilişkindir. Bu bakımdan gizli ayıplar gözden geçirme ile araştırmaya konu edilemez. Nitekim usulüne uygun gözden geçirme ile tespit edilebilen ayıplar gizli ayıp niteliği taşımaz. Bu çerçevede açık ayıp usulüne uygun bir gözden geçirme ile tespit edilmesi mümkün olan ayıplardır. Satılandaki gizli ayıplar ise bu şekilde olağan bir gözden geçirme ile tespit edilemeyecek ayıplardır.

Aşikar ayıplar ise ilk bakışta görülebilen ve gözden geçirmeyi gerektirmeyen ayıplardır.

Dolayısıyla, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcının satılanı incelemesi mümkün olmamışsa açıkça görülen ayıplar (aşikar ayıplar) gözden geçirmeye gerek olmaksızın uygun bir sürede gecikmeksizin satıcıya bildirilmelidir. Açık ayıplarda TBK Madde 223/1 gereğince satılan işlerin akışına göre imkan bulunur bulunmaz gözden geçirilmeli ve tespit edilen açık ayıplar uygun bir süre içerisinde satıcıya bildirilmelidir. Gizli ayıplar, TBK Madde 223/2 gereğince ortaya çıkınca hemen satıcıya bildirilmelidir.

Gözden geçirme süresi (ve bildirim külfeti) malın alıcıya ve temsilcisine teslim edildiği andan itibaren başlar. Ayıbın bildirimine ilişkin süreler hak düşürücü süre niteliğini taşır.


Muayene ve ihbar yükümlülüğünün istisnası TBK Madde 225’te düzenlenmiştir. Buna göre satıcının ağır kusurlu olması veya satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar söz konusu ise burada artık muayene ve ihbar külfeti aranmaz. Alıcı süresinden sonra ayıp bildiriminde bulunsa veya hiç bildirimde bulunmasa dahi ayıptan doğan haklarını kullanabilecektir.


Alıcının TBK Madde 223’e göre süresinde bildirdiği ayıplar sebebiyle veya TBK Madde 225. maddesindeki hallerin varlığı halinde seçimlik hakları TBK Madde 227’de düzenlenmiştir:

Buna göre;

-Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönebilir

-Satılanı alıkoyup, ayıp oranında satış bedelinde indirim isteyebilir.

-Aşırı masraf gerektirmediği halde tüm masraflar satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteyebilir.

-İmkan varsa satılanın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesini isteyebilir.


Alıcının TBK Madde 112’ye göre uğradığı zararlara karşılık tazminat isteme hakkı saklıdır.

Satıcı, alıcı henüz seçimlik hakkını kullanmadan önce alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimli haklarını kullanmasını önleyebilir.

Alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde durum bunu göstermiyorsa, yani ayıba katlanmak daha makul ve hakkaniyetli ise, hakim satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.

Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız misli ile değiştirilmesi haklarından birisini kullanabilir.


Taşınır satışlarında ayıptan doğan hakların kullanılmasına ilişkin zamanaşımı TBK 231. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;

Ayıptan doğan her türlü dava hakkı satıcı daha uzun süre üstlenmiş olmadıkça, ayıp daha sonra ortaya çıksa bile satılanın devrinden itibaren iki yıl geçince zamanaşımına uğrar. Şöyle ki; gözden geçirme ve bildirim külfetinin ayıptan sorumluluğa ilişkin TBK Madde 231/1 uyarınca iki yıllık zamanaşımı süresi içinde gerçekleştirilmesi gerekir. Bu bakımdan iki yılın tamamlanmasının ardından ortaya çıkan gizli ayıptan ötürü satıcının sorumlu tutulması mümkün olmaz. Ancak Alıcı satılanı teslim aldıktan sonra iki yıl içinde bildirdiği ayıplarla ilgili olarak işbu iki yıl dolduktan sonra dava açamasa da kendisine karşı açılan davada ayıbı ve haklarını def’i olarak ileri sürebilir.

Satıcının satılanı devretmekte ağır kusuru söz konusu ise iki yıllık zamanaşımı süresi uygulanmaz. Bu durumda genel hükümler uygulanır ve satıcının sorumluluğunda zamanaşımı süresi on (10) yıla çıkar.


Satılan için garanti süresi verilmişse satıcının ayıplardan sorumluluk süresi işbu garanti süresi kadar olacaktır. Doktrin ve Yargıtay’da garanti süresi verilen satışlarda alıcının ayıp ve ihbar külfeti olup olmadığı tartışılmaktadır. Doktrinde büyük bir kesim garanti süresi verilen satışlarda garanti süresi içinde alıcının muayene ve bildirim yükümlülüğü olmadığını ifade eder. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2019/1628 Esas, 2019/2660 Karar, 10.06.2019 T sayılı kararında: “Garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili iş sahibi ayıp ihbarında bulunmak zorunda kalmaksızın zamanaşımı süresi içerisinde ayıbın giderilmesini ve zararlarını isteyebileceği gibi iş bedeline karşı ayıp def’ini de ileri sürebilir” demiştir. (Aynı mahiyette Yargıtay 15 HD 2013/4976 Esas, 2014/4282 Karar, 28.01.2015 T sayılı kararı)


Buna karşılık Yargıtay 19 Hukuk Dairesi aksi yönde karar vermiştir: Yargıtay 19 Hukuk Dairesi 2018/269 Esas, 2019/3370 Karar, 21.05.2019 T sayılı kararında “Satılan mal için 10 yıllık garanti süresi verilmesi ayıp ihbarının süresinde yapılması yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz” demiştir


Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamasına ve öğretiye göre alıcı yasal sürede ayıp ihbarında bulunmadığı halde, satıcı ihbar süresi geçtikten sonra alıcının bildirdiği ayıpların varlığını kabul etmiş ve bunların giderilmesi için taahhütte bulunmuş ise artık bu ayıplardan dolayı tekeffül altında bulunduğu dolayısıyla alıcının ancak süresi içinde ihbarda bulunmuş olması koşuluyla kendisine tanınan 6098 sayılı TBK Madde 227’deki seçimlik hakları süresinde bir ayıp ihbarında bulunmamasına rağmen, satıcının bu kabul ve tekeffülü nedeniyle kullanabileceği kabul edilir. (Çünkü bu durumda satıcının kabul ettiği ayıplara ilişkin ihbarın süresinde yapılmadığını ve sorumluluğunun olmadığını ileri sürmesi TMK Madde 2’ye aykırıdır)


b. Taşınmaz Satışında Ayıp:


TBK Madde 246’da taşınır satışına ilişkin kuralların taşınmaz satışında da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla yukarıda taşınır satışında ayıba ilişkin yaptığımız açıklamalar burada da geçerlidir. Ancak taşınmaz satışında ayıptan doğan haklar için farklı zamanaşımı öngörülmüştür. TBK Madde 244/3’te yer alan düzenlemeye göre; bir yapının ayıplı olmasından doğan davalar, mülkiyetin geçmesinden başlayarak beş yılın ve satıcının ağır kusuru varsa yirmi yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.


2. 6102 SAYILI TÜRK TİCARET KANUNUNDA AYIP:


Tacir olmayan kişiler arasındaki satış sözleşmeleri, taraflarından bir tanesinin tacir olduğu satış sözleşmeleri ile her iki taraf tacir olsa da taraflardan biri veya her ikisi için ticari işletmeyle ilgili olmayan satış sözleşmeleri bakımından TTK m. 23/I-b. (c) hükmü uygulanmaz; TBK m. 223 uyarınca hareket edilir


6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda ayıp 23. maddenin 1.fıkrasının c bendinde düzenlenmiştir. Ticari satımlarda da ayıptan doğan hakların kullanılması için muayene ve bildirim (ihbar) külfeti düzenlenmiştir. Kanuna göre;

Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde satılanı kontrol edip satıcıya ayıbı bildirmelidir. Açıkça belli değilse alıcı satılanı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde muayene edip bu süre içinde bu ayıbı satıcıya ihbar etmelidir. Diğer hallerde yani muayene ile ortaya çıkmayan ve fakat ileride kullanımla ortaya çıkacak gizli ayıplarda kanunun açık atfı gereği TBK Madde 223/2 uygulanacaktır. Yine diğer hallerde ayıptan doğan hakların kullanılmasında TBK hükümleri uygulanacaktır. Bu süreler hak düşürücü sürelerdir ve teslimden itibaren başlar.


İki günlük bildirim süresine tabi ayıplar olağan gözden geçirme ile tespit edilen ayıplar (açık ayıp) olmayıp, aşikar ayıplardır. Bu ayıplar gözden geçirmeye gerek olmaksızın ilk bakışta kolaylıkla görülebilir mahiyette ayıplardır. Böylece gözden geçirmeye gerek olmaksızın olağan bir incelemenin yapılması ve satılanda mevcut olduğu tespit edilen ayıpların (aşikar ayıpların)malın tesliminden itibaren iki gün içinde bildirilmesi gerekir. Yani, teslim sırasında açıkça belli olan ayıplar (aşikar ayıplar), olağan inceleme yapılarak iki gün içerisinde satıcıya ihbar edilmelidir.

Teslim sırasında açıkça belli olmayan ayıplar ve olağan gözden geçirme ile tespit edilebilecek olan ayıplar açık ayıplardır ve bu kapsamda açık ayıpların sekiz gün içerisinde gözden geçirme suretiyle tespit edilerek bildirilmesi gerekir. Açık ayıplara ilişkin gözden geçirme ve bildirimin sekiz gün içinde yapılması gerekir; bu bakımdan süre gözden geçirme ve bildirimi içine alır. Yani, olağan bir gözden geçirme ile tespit edilebilecek olan açık ayıpların, sekiz gün içerisinde gözden geçirme suretiyle tespit edilmesi ve bu süre içerisinde satıcıya ihbar edilmesi gerekir.

Gizli ayıplar söz konusu sekiz günlük gözden geçirme ile tespit edilmesi mümkün olmayan ayıplardır ve bu tür ayıplar bakımından ise TBK Madde 223/2 uygulama alanı bulur. Böylece ortaya çıkan gizli ayıbın zamanaşımı süresi içerisinde hemen (dürüstlük kuralı ve halin gereklerine göre uygun süre içerisinde) bildirilmesi gerekir. Satılan üzerinde yapılacak olan gözden geçirmenin sekiz günlük süre içerisinde tamamlanması ya da netice alınması mümkün olmayıp, böylece sekiz günlük süreden sonra ortaya çıkan ayıplar gizli ayıp niteliği taşır.


Satıcının ağır kusurunun bulunması halinde ticari satımlarda da TBK Madde 225/1 uygulama alanı bulacaktır, alıcı süresinde veya hiç ayıp ihbarında bulunmasa dahi ayıptan doğan haklarını kullanabilecektir.


3. TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUNDA AYIP


Malı alanın tüketici olduğu, satıcının sürekli olarak ticari veya mesleki faaliyeti kapsamında kazanç sağlamak amacıyla, sözleşme konusu malı ivaz karşılığında tüketiciye sunduğu satış sözleşmelerinde TKHK uygulama alanı bulur. 6502 sayılı TKHK’da ayıp 8-12. maddeler arasında düzenlenmiştir. Bu bakımından tüketicinin satılana ilişkin gözden geçirme ve bildirim külfetine yer verilmemiştir. Böylece tüketici, satılanın ayıpları nedeniyle süreye bağlı mahiyette bir gözden geçirme ve bildirim külfetini yerine getirmiş olması gerekmeksizin zamanaşımı süresi içerisinde TKHK m. 11 hükmünde belirlenen seçimlik haklarını kullanabilmek imkanına sahip kılınmıştır.


TKHK Madde 12’de zamanaşımı süresi düzenlenmiştir. Buna göre;

Ayıplı maldan sorumluluk kanunlarda veya taraflar arasında daha uzun süre öngörülmediği takdirde, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda taşınmazın teslim tarihinden itibaren 5 yıldır.

Ayıp ağır kusur veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı hükümleri uygulanmaz. Bu halde Borçlar Hukuku genel hükümlere göre tüketici satışlarında da sorumluluk için 10 yıllık zamanaşımı süresi söz konusu olacaktır. (Taşınmazlarda TBK Madde 244/3’e atfen ayıp ağır kusur veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresi 20 yıl olmalıdır)


Tüketicinin zamanaşımı süresi içinde kullanabileceği seçimlik haklar 6502 sayılı TKHK Madde 11’de düzenlenmiştir. Bu haklar;

-Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme

-Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme

-Aşırı masraf gerektirmediği takdirde bütün masraflar satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme

-İmkan varsa satılanın ayıpsız misli ile değiştirilmesini isteme


Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir. satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği takdirde sorumlu tutulmaz.


Tüketici ayrıca 6098 sayılı Borçlar Kanunu Madde 112 genel hükümlere göre tazminat isteme hakkına da sahiptir.


214 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Комментарии


bottom of page