top of page
Yazarın fotoğrafıArmağan Talay Akat

Mobbing (Psikolojik Taciz) Nedir? Mobbinge Uğrayan Kişilerin Hakları Nelerdir?

Güncelleme tarihi: 1 Nis 2020

Günümüzde çalışanların çok fazla karşılaştığı bir durum olan psikolojik taciz, gerek uluslararası literatürde gerekse de ülkemizde yeni bir kavramdır. Her geçen gün ismini daha fazla duyduğumuz psikolojik taciz nedir? Psikolojik tacize uğrayanların hakları nelerdir?




Psikolojik taciz ülkemizde son yıllarda sıklıkla görülmekte olup, psikolojik tacize uğrayan çalışanlara özellikle Yargıtay içtihatları ve uygulamaları ile hukuki himaye sağlanmaktadır.


Yargıtay’ın psikolojik taciz tanımı şu şekildedir: “Aynı çalışma ortamında bulunan veya aynı organizasyona bağlı olan bir veya birden fazla kimsenin, bir kişiye belli amaçla sistematik bir şekilde yılgınlık, korku, tedirginlik, endişe, bunalım, bıkkınlık, sıkıntı veya kaygı oluşturacak söz, tutum veya davranışlarla psikolojik veya duygusal baskı kurarak onu belli şekilde davranmaya ya da davranmamaya, ortak alandan uzaklaştırmaya, güçsüzleştirmeye, değersizleştirmeye, aşağılamaya, küçük düşürmeye veya pasifize etmeye yönelik çabalarına psikolojik taciz (mobbing) denir.”


Türkiye’de psikolojik taciz kavramı ilk kez Ankara 8. İş Mahkemesi’nin 20.12.2006 Tarih, 2006/19 Esas, 2006/625 Karar sayılı ilamında tanımlanmış olup, buna göre “Mobbing kavramı işyerinde bireylere üstleri, eşit düzeyde çalışanlar ya da astları tarafından sistematik biçimde uygulanan her türlü kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılama vb. davranışları içermektedir.”


Bu tanımlardan hareketle; Psikolojik taciz üstleri tarafından astlarına uygulanabileceği gibi mümkün astları tarafından da üstlerine karşı uygulanabilmektedir. Aynı şekilde aynı pozisyonda, eşit mevkide olanlar da birbirine psikolojik tacizde bulunabilirler. Özetle, psikolojik taciz altın üste, üstün alta veya aynı pozisyonda olanların birbirine uyguladığı sistematik duygusal şiddettir.


Bir çatışmanın psikolojik taciz sayılması için;

a. İşyerinde gerçekleşmesi gerekmektedir.

b. Israrlı ve sistemli bir şekilde sürdürülmesi gerekmektedir.

c. Süreklilik kazanmış bir sıklıkla tekrarlanmalıdır.

d. Mağdurun kişiliğinde, mesleki durumunda veya sağlığında zarar ortaya çıkmalıdır.

Psikolojik tacizi doğrudan işveren yapacağı gibi, işverenin çalışanının bir başka çalışana psikolojik tacizde bulunması ve işverenin de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 417. maddesine aykırı olarak buna göz yumması sonucunda da görülebilmektedir. Her iki halde de işverenin sorumlu olacağı muhakkaktır. Yargıtay son dönemdeki değişen içtihadı ile işveren dışında psikolojik tacizde bulunan çalışanın da sorumlu tutulabileceğini kabul etmiştir.



Psikolojik tacize uğrayan kişinin başvurabileceği hukuki yollar nelerdir?


1. İşverene karşı; İş Kanunu’nun 24. maddesinin II. fıkrasına göre iş sözleşmesini haklı sebeple ve derhal feshedebilir. Bu durumda kıdem tazminatına hak kazanır. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2015/11958 Esas, 2016/15623 Karar ve 31.05.2016 Tarih sayılı kararında mobbing sebebiyle işçinin haklı sebeple iş akdini feshettiğinde kıdem tazminatı ile birlikte ihbar tazminatına da hak kazanması gerektiği ifade edilmiştir. Ancak psikolojik taciz halinde ihbar tazminatının kesin olarak istenip istenemeyeceği hususunda Yargıtay tarafından yerleşik kesin bir uygulama mevcut değildir.


2. İşveren ve/veya psikolojik tacizde bulunan çalışana karşı; 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun Sözleşmeye aykırılığa ilişkin 112. maddesi ile haksız fiile ilişkin 49-54. maddelerine göre maddi tazminat adı altında, 56. ve 58. maddelerine göre manevi tazminat adı altında uğradığı zararlara karşılık maddi–manevi tazminat talep edebileceği gibi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 24. ve 25. maddelerine dayanarak kişilik haklarının korunmasını, yapılan saldırıya son verilmesini, saldırı tehlikesinin önlenmesini de isteyebilecektir.


3. İşverene karşı, İş Kanunu’nun 5. maddesinde düzenlenen eşit işlem borcuna aykırılık sebebiyle tazminat talebinde bulunabilecektir.


4. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 13. maddesi uyarınca, işçinin sağlığını bozacak veya vücut bütünlüğünü tehlikeye düşürecek yakın acil ve hayati tehlikenin varlığı halinde işçi durumu derhal İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu’na, işyerinde böyle bir kurul yoksa işverene bildirerek durumun tespitini, gerekli tedbirlerin alınmasını isteyebilir. Kurul veya işverenin işçinin talebini kabulü halinde, işçi dilerse işverence gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. Çalışılmayan bu dönem için işçinin ücret ve diğer hakları saklıdır.


Gerekli tedbirlerin alınmaması halinde, işçiler tabi oldukları kanun hükümlerine göre iş sözleşmesini feshetme hakkına sahiptirler.


İşverene karşı açılacak davalarda görevli mahkeme İş Mahkemesi olup, zamanaşımı süresi Borçlar Kanunu’nun sözleşmeye aykırılık (Madde 112 ve 417) hükümlerine dayanılması halinde 10 yıl iken; Borçlar Kanunu’nun haksız fiil (Madde 49-58) hükümlerine dayanılması halinde haksız fiilin öğrenilmesinden itibaren 2 yıl her halükarda psikolojik tacizin gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yıldır. Doktrinde yaygın görüşe göre, psikolojik tacize uğrayan kişi sözleşmeden doğan sorumluluk ve haksız fiil sorumluluğu hallerinden birisini serbest olarak seçmesi mümkündür. Burada hakların yarışması söz konusudur.



Haksız fiil hükümlerine dayanılması halinde psikolojik tacizin ceza hukuku anlamında suç teşkil etmesi durumunda Ceza Kanunu'nda yer alan daha uzun ceza zamanaşımı uygulanır.


Psikolojik taciz uygulayan kişiye açılacak davalarda 6100 sayılı HMK hükümleri gereğince Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 72. maddesine göre, psikolojik tacizin öğrenilmesinden itibaren 2 yıl ve her halükarda psikolojik tacizin gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yıl içinde davanın açılması gerekir.



42 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


bottom of page